Bakmayın soğana diyorlar ama vatandaşımızın derdi bu, kusura bakmasınlar biz bakmak zorundayız. Biz vatandaşımızın sofrasına gözümüz gibi bakmak zorundayız. Türkiye son 5 yıldır bu partili taraflı cumhurbaşkanlığı sistemi başladıktan sonra son 5 yıldır sürekli olarak fakirleşiyor.
Kim Türk lirası cinsinden gelirle yaşıyorsa ister adı memur olsun, işçi olsun, emekli olsun esnaf olsun çiftçi olsun, herkes kaybetti. Bir avuç insan kazandı bütün Türkiye kaybetti. Enflasyon yoluyla kaybettirdiler. Herkesin cebindeki paranın değerini düşürdüler.
Gerçekten çok üzülüyoruz bakın size bir şey göstereceğim. Şu nedir? 200 TL yakınındakiler gördü. Bi de uzaktaki ile gösterelim. 200 TL değil mi? Bu 200 TL tedavüle ilk 2009 yılında çıktı. 2009 yılında bu 200 TL tedavüle çıktığında tam 134 $ ediyordu. Bugün ne diyor biliyor musunuz? 10 dolar bile etmiyor çünkü Kapalıçarşı’da ayrı kur var bankada ayrı kur var döviz bürosuna ayrı kur var.
Memleketi Özal öncesine döndürdü. Bankaya sorarsan kur farklı, döviz bürosu farklı, kapalı çarşı farklı. 10 dolar bile etmiyor ben şimdi soruyorum bu para 134 $ ederken şu anda 10 dolar bile etmiyor. Aradaki fark ne kadar 124 $ değil mi? Herkesin cebindeki bu paradan 124 doları kim çaldı? Kim aldı bunu? Enflasyon yoluyla hepimizi fakirleştirdiler.
Bir zamanlar vatandaşımızın sofrası, buzdolabı hayatı zenginleşmişti. Biz yaşadık o yılları gençler rahatlıkla bir cep telefonu alıyordu. Yeni işe giren bir mühendis kardeşimiz aylık maaşıyla taksitle bir araba alabiliyordu. Şu anda vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti için bir araba almak, hayal bir ev almak imkansız.
Evlenemiyorlar. Bir düğün yapsak kaç para? Yapamıyoruz, kaçıyorlar değil mi? Maalesef ülkenin düştüğü durum bu ve o iyi dönemlerde kimse gençlere çıkar telefonunu göster falan da demiyordu. Öyle laflar yoktu.
Emekliler torunlarına gönlünce hediye alabiliyordu. hatta emekliler hatırlarsınız maaşlarından arttırdıklarıyla şöyle Avrupa’da otobüsle de olsa bir tur yapıp gelebiliyorlar değil mi hatırlıyorsunuz şimdi imkansız.
Emekli maaşı temel gıda ihtiyacına yetmiyor emekli maaşıyla şöyle bir sofra kurmak buzdolabını doldurmak mümkün değil. Ne oldu o günlere, ne oldu, nasıl geldik bu günlere diye herhalde sormamız lazım değil mi?
Maalesef bu enflasyon var enflasyon. Hırsızlığın en modern yöntemi yıllarca düşük seyreden enflasyon şu son 5 yılda katlaya katlaya arttı. Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyonu şu geçtiğimiz yılda gerçekleşti. TÜİK enflasyon rakamlarını tutmaya başladığından bugüne kadar Türkiye hiçbir zaman bu kadar yüksek enflasyon görmemişti. Bu dönemde gördü maalesef.
Hani çok sevdiği bir soru vardı ya arkadaşlar, nereden nereye derdi biliyorsunuz? Hatırlayalım kişi başı gelir yıl 2.013 kişi başına düşen milli gelir 12.500 dolar. Biz hedef koyduk dedik ki 2023’te bu ülke 25.000 dolara ulaşır. Şu anda ne kadar, 10.500 $ 2013’ten 12.500 dolardan aldılar şu anda 10.500’e düşmüş durumda.
9 yıldır 10 yıldır geriye sayıyor bu ülke. Yazık günah gençlerimizin umudu kararıyor. Gençlerimiz yarınlarını başka ülkelerde aramaya başlıyorlar. Ekonomide dünya sıralamasında 16.’lıktan düştük, 21.’liğe. Hukukun üstünlüğünde dünyada 59.’luğa yükselmiştik düştük 117.’liğe.
Ne kadar hukuk, o kadar ekonomi ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Hukuk ve adaleti her gün ayaklar altına alıp bir ülkenin ekonomisini düzeltemezsiniz, mümkün değil. İşkenceye sıfır toleransdan Sinan Ateş’lerin vurulduğu bir ülke haline geldik. Çetenin, mafyanın cirit attığı bir ülke haline geldik.
Gerçekten çok üzülüyoruz. Bu ülke bunu hak etmiyor. Görüyorsunuz değil mi? Nereden nereye devlet yönetiminde ortak akıldan, tek akılla keyfiliğe. Yöneten kadrolarda liyakattan kayırmacılığa, dış politikada Avrupa Birliği rotasından Şangay beşlisine, evet nereden nereye?
Arabulucu, güçlü, itibarlı Türkiye’den kapı kapı ondan 2 milyar, ondan 3 milyar para istemek zorunda kalan bir ülke. Tüm dünyanın cazibe merkezi olan Türkiye’den gençlerin kaçmak istediği Türkiye.. Nereden nereye?
6 ayda bu ülke bu kriz ikliminden çıkar ve hep diyoruz en fazla 2 yılda da enflasyonun tek haneye iner. Türkiye bunu başardı, yine başaracak. Bu düştüğümüz durum asla kaderimiz değil, Türkiye’nin yarınları elimizde.