Son tabloya baktığımızda 55 milyar dolar son bir yılda verdiğimiz cari açık. Bu yıl çok daha fazlasına gidecek ama ilk etapta önümüzdeki aylarda bu nispeten düşecek. Nereden anlınıyoruz düşeceğini çünkü sanayi üretimimiz hızla düşüyor. Yani deprem dolayısıyla sanayi üretimimiz düştü deniyor ama deprem dolayısıyla sanayi üretimimiz düşse bile önümüzdeki günlerde Türkiye’nin mesela büyümesi bu etapta küçülse de sonra hızlanacak. Çünkü ekonomi aslında bakış açısına bağlıdır.
AKP’nin son seçim genelgesine bakıyorsun Türkiye her yıl %5 buçuk büyüyecek demişler. Sonra bakıyorsun işte gayrisafi milli hasılımız 1,5 trilyon dolara ulaşacak demiş. Matematik yaparsanız bu söylemin içinin boş olduğunu görürsünüz. Türkiye her yıl %5,5 büyürse 2028’e kadar Türkiye’nin gayrisafi milli hasılası 1 trilyon 200 milyar dolar olur. 1,5 trilyon dolar için senin her yıl %8 büyümen gerekir.
Bu hesabı yapamayan bir ekonomi yönetiminin başarılı olma şansı var mıdır?
Kişi başı gelir 16.000 $ olacak demişler. Yani 2013 yılında 2.008 yılında hazırladıkları 2009, 2011 yılında açıkladıkları 2023 hedeflerinde kişi başı 25.000 dolardı.
O zaman biz bir anda 2028’e 9.000 $ fakirleşmiş olarak gireceğiz. Mesela 2013 yılında kişi başı gayri safi milli hasıla 12.600 $ şu anda 10.600 $ civarında yani 11 yıl çalışmışlar didinmişler baskılanmış kurla bile bu durmdayız. Baskılanmış kurun burada ki önemi eğer kuru baskılar bütün veriler farklı çıkar. Haliyle senin gelirin de yüksek çıkar.
Bütün yabancı raporlara bakıdığında HSBC’den Jp Morgan’a yani bütün isviçre raporları Amerika raporlarına bakıyorsun, 24 25 $ adil seviye olarak söylüyorlar ama bunun yanında 36 diyen de var. Yani raporlara bakarsanız arttı ama şu anda 19 hakikaten çok ucuz gibi duruyor.
Yani şu anda piyasada sen gidip soğan, yumurta, domates alsan doların 3 katı para kazanmıştın. Türkiye’de her şeyin fiyatı arttı. Yaklaşık 8 aydır dolar 1 kuruş, yani 18- 19 liradan 19,5 liraya yaklaştı. Yani şu anda ucuz olarak ne alayım diyorsan hiç şüphesiz fiyatı en az artanı alacaksın. Enflasyona göre hiç artmayanı alacaksın. Enflasyona göre hiç artmayan Dolar seçime kadar da 20 liranın altında baskılayacaklar. Bu kaçınılmaz yoksa seçimi kaybederler.
Enflasyonun her 10 puanlık dolar artışının enflasyona 2,5 puan kadar etkisi var. Bu çok ciddi anlamda bir etki demek. Enflasyon yüksek olsa bile seçim öncesi kabul edemeyecekleri için doları baskılıyorlar.
Burada kaçınılmaz olarak faiz de arttırılacaktır. Şu anda %8,5 faiz veriyor Merkez bankası ama bankaya gidiyorsun geçen hafta %36’ları gördük bu hafta %32 %33 faiz veriyorlar.
Merkez bankasının açıkladığı faizin 4 katını mevduat olarak müşteriye veriyorlar. Şimdi bankalar nereden kar yazar? Müşteriden mevduat toplar güzel kaçta topluyorsun? %30, 30 ikiyle topluyorsun. Bunun üzerine kar koyar, kendi masraflarını koyar kredi olarak dağıtır.
Sen şimdi %30 iken topladığın mevduatı Kaçla vereceksin? %40 %50’yle kredi vermen gerekiyor. O zamanda burada şöyle bir sorun ortaya çıkıyor, eğer yüksek faizle kredi verirsen merkez bankası diyor ki, tamam sen yüksek faizle kredi verdin bu yüzden benden %10 11’le borçlanma senedi alacaksın. Bankalar %10’la borçlanma senedi alırsa ve resmi faizler yaklaşık %30 %40’a çıkarsa bu bankalar özsermaye kaynaklarını yer.
Seçimlerden sonra kim kazanırsa kazansın ufukta kısa ödemeler dengesi krizine girilecek gibi görünüyor.