Küçük gibi görünen aslında çok büyük bir adım. Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisini, piyasaları bütün parametreleri değiştirebilecek bir adım geçen gece geldi. Ekonomi yönetiminden dolardaki yükselişin durdurulmaması üzerine bir olağandışı önlem daha açıkladı ve kur korumalı mevzuattaki faiz tavanı kaldırıldı.
Türk lirasından geçenler için KKM’de yani kur korumalı mevduatta faiz tavanı vardı. O tavanda Merkez Bankası’nın politika faizinin 3 puan üzerindeydi. Merkez Bankası’nın politika faizi de çok düşük %8,5 olmuş 3 puan üzeri çok yetersiz kalmıştı. O nedenle kur korumalı mevduatın cazibesi Türk Lirasından geçenler için kalmamıştı ve onların bir kısmı dövize yöneliyordu ve dolardaki yükselişi görünce bu kararla bu önlemi aldı. KKM 2021’in sonunda devreye girmişti, o günden bugüne 3 ay vade minimum faiz tavanı vardı.
Önceki gün 3 ay vadeyi şirketler için kaldırdı, çünkü faiz tavanı Türk Lirasından dönenler için kaldırıldı. Bu küçük gibi gözüküyor ama gerçekten de çok önemli bir adım, çünkü önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisini bütün parametreleri değiştirebilecek bir adım.
Türkiye uzun zamandır neredeyse yaklaşık 2 yıldır düşük faiz düşük kur politikası uyguluyor. Ekonomi yönetimi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2021’in Eylül ayında faiz indirimlerine başlamıştı. Sonra bir ara verdi. Geçen senenin Ağustos ayında yeniden başladı ve politika faizini tek haneye çekti ve diğer yandan Merkez bankası Rezervleriyle de Dolar kontrol altında tutuldu. Dolar olması gereken değerin altında tutuldu.
Şimdi bu 2 politikanın da sonuna geldiğimizi görüyoruz. Dolar zaten yükseliyor altındaki ateş harlı ve düşük faiz politikasının da bittiğini geçen gece açıklanan karar ilan ediyor. O nedenle küçük gibi gözüküyor ama aslında çok önemli bir adım. Şimdi önümüzdeki dönemde bankalarda mevduat faizi yükselecek ve faiz birçok yatırım enstrümanının rakibidir. Bir kere borsanın rakibi, konutun rakibi, otomobilin rakibi yani bankadaki faiz enflasyonun çok altında olduğu için geçen 2 sene boyunca insanlar konuta, emlağa, otomobile ve bu arada borsaya hücum ettiler. Şimdi faiz yükseldiğine göre bu parametre, bu düzen değişiyor.
Faiz nereye kadar yükselecek?
Önce geçtiğimiz yıllarda 3 aylık mevduat faizi %30’a dayanmış durumda ama bu ortalama 8.000.000 TL için şu anda bankaların verdiği 32 günlük kırık vade için verdiği faizler.
Garanti Bankası %32,5 vadeli mevduat oranı verdi. Ziraat Bankası’nın %28,5 Halkbank’ta %30, Akbank’ta %34,5 Vakıfbank’ta %30, İş Bankasın’da %29,5 iken, %30’un üzerinde büyük tutarlarda ki mevduat için ve hatta %35’e de dayanmış durumda.
İçeride enflasyon aslında hâlâ bunun da üzerinde TÜİK’in enflasyonu %55 ama enflasyonun gerileyeceğini düşünüyorsanız önümüzdeki dönemde bu faizler tatminkar olabilir. O nedenle önümüzdeki dönemde borsadan bir miktar para çıktığını, başka yatırım enstrümanlarından para çıktığını da belki konut alacakken mevduata koyacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
Bunun arkasında dolardaki yükseliş var. Düşük faiz politikasını çok ısrarlı bir şekilde ve uzun bir süre boyunca uygulayan ekonomi yönetimi, iktidar seçim öncesinde dolar yeniden yükselişe geçince mecburen bundan geri adım atmak zorunda kaldı.
Dolar haftanın son günü 19.18 TL’nin de üzerine çıktı. Her gün işte %0,10 %0,15 hatta %0,20-25 yükseliyor. Merkez Bankası’nın rezerv satışları devam ediyor ama içerideki döviz talebi efektif döviz talebi ve bu arada şirketlerden kaynaklı talep ciddi şekilde artmış durumda.
Ve şimdi bloomberg’in bir haber analizi var diyor ki, şu anda Merkez Bankası Türkiye’de birkaç milyon dolar üzerindeki bütün döviz alımlarına tek tek müdahale ediyor. Eğer ki birkaç milyon dolardan fazla döviz alıyorsanız mutlaka Merkez Bankasından şu anda izin almak zorundasınız, izah etmek zorundasınız. Niye alıyorsunuz ve izah edemezsiniz ikna edemezseniz o dövizi alamıyorsunuz.
Almanya’nın en büyük ikinci bankası Commerzbank’ın uzmanı Ulrich Leuchtmann; Bu bir sermaye kontrolü ve bu politika çok uzun süre sürdürülemez. Türkiye için 2 seçenek var. Birincisi sermaye kontrollerini gevşetmek ve dövizde Dolar-TL kurunda serbest dalgalanmaya izin vermek. Bu da tabii ki doların yükselmesini getirecek, TL’de bir değer kaybına neden olacak.
Bir seçenek daha var Leuchtmann’a göre, o da sermaye kontrollerinin daha da katılaştırılması ve Türkiye’nin iyice kapalı bir ekonomiye doğru adım atması. Dolar-TL’deki mevcut seviyeyi sürdürebilmek, Dolar’ıı 20 liranın altında tutabilmek için.
Seçim sonrasında kim kazanırsa kazansın kontrollü bir şekilde Dolar’da yükselişe izin verileceği düşünülüyor.