Selçuk Geçer’in son videosundan önemli satırbaşları şu şekilde;
Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmayacağı dönemle ilgili zam açıklaması yaptı, işte bu bir Türkiye gerçeği. Her şey illüzyona dayalı. Temmuz’da size zam yapacak iyi de yani siz temmuz’da görevde olacak mısınız? Mayıs’ta seçime gidiyoruz. Bu seçimlerden sonra siz belki de bu görevde artık olmayacaksınız. Temmuzda yapacağınız zammın açıklaması. bugün bizim için hiçbir şey ifade etmiyor.
Eğer ki bir zam yapacaksanız memura emekliye asgari ücretliye bugün yapmanız gerekiyor.
Onu niye yapmıyorsunuz? Ortada her şey. Çünkü başka öncelikler var.
Memur biraz daha beklesin, asgari ücretli biraz daha beklesin, emekli biraz daha beklesin, yoksulluk ve açlık sınırlarının altında ezilen vatandaş biraz daha beklesin, sorun değil. Eğer bize oy verirseniz bakın zam yapacağız, oy vermezseniz zam da alamazsınız, kafasıyla bugünden Temmuz ayının zammını açıklıyorlar.
Cumhurbaşkanı bugün yine bir açıklama yaptı. Çıraklık dönemi, kalfalık dönemi, ustalık dönemi bitti. Artık şahlanış dönemi başladı dedi. Ustalıkla neler olduğunu gördük. Şahlanış da acaba başımıza ne işler gelecek?
Erdoğan, doğalgaz ve elektrikte indirime gidiyoruz dedi. Bugün yapılan indirimler yarın nasıl bindirimlerle karşımıza çıkar? Az çok tahmin ediyorsunuzdur. Bu seçimleri de bu zihniyet kazanırsa. Bugün yapılan %15’lik indirimler yarın öbür gün karşımıza %200lük bindirimler olarak geri dönecek demektir.
Çalışma bakanı Vedat Bilgin diyor ki, enflasyon düşeceği için asgari ücrete zam yapmamıza gerek kalmayacak. Sayın Vedat Bilgin demiş ki, 31.200 liralık bir yoksulluk sınırı var. 9.500 liralık bir açlık sınırı var. Şuan ki asgari ücret zaten açlık sınırının altında kaldı oysa yoksulluk sınırının bile üzerinde olması gerekiyor ve siz çıkıyorsunuz diyorsunuz ki Türkiye’de enflasyon düşüyor. Onun için biz asgari ücrete zam yapmayı düşünmüyoruz.
Bize şunu söylüyorlar, önümüzdeki dönemde daha da fakirleşeceksiniz.
Sizin maaşınız %10, %20, %30 oranında artacak ama hayatın içerisindeki %600’lük enflasyonla mücadele etmek zorunda kalacaksınız. Yani her geçen gün biraz daha fakir olacaksınız. Her geçen gün satın alma gücünüzü biraz daha kaybedeceksiniz.
Dolar da aldı başını gidiyor. 19,20 lere doğru gelmiş durumda. Ekrandaki dolardan bahsediyorum yoksa Kapalıçarşı’daki dolar çoktan 19,50’lerin üzerine çıkmış durumda. Maliyetlerin içerisinde ki dolar yani ürün maliyetlerinin içerisindeki dolar çoktan 30 liraların üzerine çıkmış durumda.
Ekranda gördüğümüz o rakam bile. 19,20’li seviyelere gelmiş durumda. Euro’yu hiç konuşmuyorum zaten paritenin yükselmesiyle birlikte artık euro aldı başını gidiyor. Büyük ihtimalle euro biraz daha yükselmeye devam edecek. Bu arada ben bu 19,20 seviyesini yüksek bir seviye olarak görmüyorum. Çok yüksek ihtimalle dolar olması gereken yerlere gittiğinde, bizler 30 liraların kıyısında 1 $ kuru göreceğiz.
Zaten geçen seneden kalma bir enflasyon var artık üzerine bu sene de binmiş bir enflasyon var. Bunu kümülatif toplamı var ve bu kümülatif toplamının oluşturduğu 1 $ fiyatı var. Bu dolar fiyatı şu anda 30 liraları kıyısında en iyi ihtimalle makro ekonomik sorunlarımızı, risk primlerini, kredi notlarımızı, faiz maliyetlerimizi, bütçe risklerimizi, kısa vadeli borçlarımızı, cari açığımızı ödemeler dengesi krizi, bankacılık sektöründeki problemlerimizi üst üste koyarsak o zaman o dolar kurunun 60 liranın altında olmaması gerekiyor.
Bütün bunları geride bıraktık diyelim sadece enflasyon bazında bakıldığı zaman, üstelik TÜİK enflasyondan bahsediyorum. En az 30 TL olması gerekiyor.
Para politikası olarak bize faiz indirimini sunuyorlar. Oysa şu anda piyasadaki faiz oranları %50’ye dayanmış durumda. Bize ekonomi politikası olarak kuru korumayı sunuyorlar, oysa kur korumalı sistem Türkiye ekonomisine zarar vermek dışında hiç ama hiçbir şey yapmıyor arkadaşlar. En son merkez bankasının maliyeti de ortaya çıktı. 92 milyar lira civarında hazinenin maliyeti vardı. Üstelik kur kıpırdamıyor. Kur kıpırdamaz iken bu maliyet oluşuyor. Bunun üzerine bir de merkez bankasının maliyeti bindi. 181,5 milyar liralık an itibarıyla kur korumalı kaynaklı Türkiye’nin zararı var.
Dolar bir senedir burada duruyor. Bir senedir burada durması kadar tehlikeli bir şey yok. Dolar kuru adım adım enflasyonist değerine en azından gitmiş olsaydı bugün biz 25 lirayla 30 TL arasında 1 $ kurunu konuşuyor olsaydık riskimiz emin olun daha azdı. Baskılıyorsanız inadına olması gereken seviyenin altında tutuyorsanız dolar kurunu, büyük bir sıkışma yaratır, pay hattı yaratır ve bu fay kırıldığı an itibariyle büyük bir yıkımla karşı karşıya kalırsınız.
Selçuk Geçer’in bu konu ile ilgili videosunun tamamını buradan izleyebilirsiniz.